Bir akıma veya düşünceye tek bir açıdan yaklaşmak zaman zaman sorunlu bir bakış açısı haline gelebilir. Bu bakış açısı o akımın içindekileri görmezden gelmek, arada göze çarpan hikayelerin de unutulmasına neden olabilir. 1978 yılında Filistin asıllı İngiliz edebiyat profesörü Edward Said Oryantalizm kitabında "batı" tarafından tanımlanan "doğu"nun nasıl şekillendirildiğini "egzotik dünyaya" nasıl davranıldığını yazdı. Said'in bahsettiği oryantalizm diğer bir deyişle şarkiyatçılık hala devam etse de akım Osmanlı ve sanat tarihi için bir devrim haline geldi. Politik ve sosyal gözlemlerin içinde çok göze çarpmayan hikayelerden biri de oryantalist, İtalyan ressam Leonardo de Mango'nun hayatı oldu.
Bilinen "modern dünyanın" başlattığı ve Osmanlı İmparatorluğu'nu en çok etkileyen sanat akımları arasında gelen Oryantalizm, Avrupa'da bulunan sanat okullarında yetişen bir çok ressamı da derinden etkiledi. Osmanlı'da 18 yüzyılda önemli bir noktaya gelen modernleşme çabalarının etkileri tek taraflı olmadı. Kapılarını batıya açan İstanbul barok ve romantizm akımlarının peşinde koşan sanatçıları da kendine çekti. Daha önce var olan oryantalizm akımı ile egzotik topraklarda yeni bir arayışa başlamak isteyen ressamlar bir bir Afrikaya uzanan geniş topraklara sahip Osmanlı'ya akın etti. Şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Sanayi-i Nefise Mektebi öğretmenlerinden biri olan Leonardo de Mango'nun da serüveni bu modernleşme süreci içinde gelişti. II. Abdülhamid'in baskıcı rejimi altında süren olağanüstü modernleşme çalışmalarının kapsamında aynı hızla gelişen güzel sanatlar Mango'nun hayatında dolayısıyla Osmanlı'nın sanat tarihinde de kilit bir rol oynadı. |
Leonardo de Mango kimdir?
1843 yılında İtalya'nın Bisceglie kentinde doğan Mango 1862 ile 1870 yıllarında Naples'e giderek ülkenin önde gelen oryantalist ressamlarından Domenico Morelli'nin öğrencisi oldu. Morelli'den oldukça etkilenen Mango'yu "doğunun gizemi" o kadar çok etkilemişti ki ilk fırsatta soluğu, 1874'de Suriye'de aldı. Tuvallerine konu ettiği kentleri ve hayatları ilk kez burada kendi gözleriyle gören Mango dokuz yıl boyunca Şam ve Halep'i gezdi ve kaldığı Beyrut'ta bulunan Cizvit okulunda ders verdi. | Burada bulunduğu zaman diliminde 1882 yılında "Öykü Anlatıcısı" isimli tabloya imza atan Mango dönemin ünlü hikaye kahramanlarından Ebu Antar'ın öykülerini anlatan bir anlatıcının etrafında toplanan insanları resmetti. Mango daha sonra kendi eserini tekrar yorumlayacaktı. Onun gibi diğer oryantalist ressamlarda da dikkat çeken bir konu da çizdikleri tabloların farklı versiyonlarına imza atmaları oldu. Bunun sebebi bu akımın sanatçılarının sürekli hareket halinde olması ve tecrübelerine göre tuvallerini genişletmeleri, yeniden kendi eserlerini farklı bir bakış açısıyla gözlemlemeleri oldu. |
İstanbul yılları
Kısa bir dönem için Milano'ya geri dönen Mango, Çocuk Kalbi kitabı ile tanınan fakat gezi yazarlığı kimliğiyle de ön plana çıkan İtalyan yazar Edmondo De Amicis'in İstanbul'u ele aldığı 'Konstantinopoli'de Sanayi-i Nefise Mektebi'nin kurulduğunu öğredi. Ardından 1883'te İstanbul'a gelen Mango Osman Hamdi yönetimindeki okulda yağlı boya bölümünü kurar ve 1911'de İtalya ile Osmanlı arasında çıkan Trablusgarp savaşı dönemi dışında da öldüğü 1930 yılına kadar da burada yaşadı.
Mango'nun 1882'de bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin kuruluşundan itibaren İstanbul'da bulunması yaklaşık yarım asır boyunca yaşadığı şehirdeki değişimleri de resmetmesini sağlamıştır. Buradaki önemli nokta ise değişimlerin Mango tarafından nasıl algılandığıdır. Yaşanan onca savaş ve devrimin gölgesinde "doğunun mistik" ışıltısının devam etmesini isteyen Mango son sergisini 1903 yılında Pera'da sergilemiştir.
Cumhuriyetin ilanı ve politik hayatın oldukça hareketli olması sanat yaşamını da etkiledi. Bu dönemde geçimini sağlamak için Beyoğlu'nda bulunan Societa Operaia derneğinde isteyenlere ders verip portre resimlere imza atan Mango yaşamının sonlarında daha öncede var olan fakat son dönemde iyice artan ülkesine olan özlemiyle anıldı. | Mango'nun en büyük özelliği ve oryantalist ressamlar arasında farklı bir yere sahip olması ise İtalyan geçmişi ile doğu kültürünü harmanlayabilmesi olmuştu. Neo-klasik akım ile oryantalizmi canlı renklerle zenginleştiren ressam "öğretmen" kimliği ile geldiği İstanbul'u kendi bakış açısıyla yansıttı. İstanbul'da bulunduğu dönemde sadece şehirdeki hayatını değil gezdiği yerleri de tekrar yorumladı. Yaşanan onca savaş ve devrimin gölgesinde "doğunun mistik" ışıltısının devam etmesini isteyen Mango son sergisini 1903 yılında Pera'da sergiledi |
Kübizm ve ekspresyonizm gibi batı akımları ile oldukça güç kaybeden oryantalizm Mango'nun yalnızlaşmasına da sebep oldu. İtalya'da bulunan kardeşiyle sürekli yazışmasına rağmen maddi yetersizlikler yüzünden ülkesine dönemedi. Mango 87 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından eserlerini ailesine bıraktığını söylese de borçları olduğunu düşünen akrabalarının mirası reddetmelerinin ardından resimler İtalyan konsolosluğuna devredildi.
Mango'nun ardından
Toplamda beş bin kadar eser ortaya koyduğu düşünülen Leonardo de Mango İstanbul'da kaldığı 47 yıl içinde şehre herkesten farklı olarak şiirsel bir pencereden baktı. Kullandığı ışıltılı renklerle Üsküdar'dan Beyoğlu'na, yalılardan, balıkçılara kadar her köşesini resimlerine konu etti. Ölümünün 75. yıl dönümünde Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Pinacoteca Provinciale di Bari ve İtalyan Kültür Merkezi’nin işbirliğiyle 2005 yılında Dolmabahçe Sarayı'nda adına bir sergi düzenlendi.