12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî müdahale. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesidir. Bu cümlelerle başlayan 1980 darbesi infografiği darbenin başlangıcından itibaren yaşanan olayları gözaltılarını, idamları akıcı bir şekilde takip etmeyi sağlıyor. İnfografik her ne kadar Vikipedia kaynak alınarak hazırlanmış olsa da makalede yer alan detaylı kaynakçayla darbeyi farklı bir gözle görselleştirmeyi ve daha rahat anlamayı sağlıyor. Grafikte yer alan bilgilerin yanı sıra Kenan Evren'in darbe günü yaptığı konuşmasının tam metnine de buradan ulaşabilirsiziniz: Kenan Evren'ın 12 Eylül 1980 tarihi saat 13:00'te yaptığı radyo ve televizyon konuşması için tıklayın Kaynakça: digitalfabrika |
1 Comment
Türkiye’de her ne kadar karikatürcüler farklı işlere imza atsa da hepsinin ortak görüşünün Gırgır’ın mizah tarihinde bir dönüm noktası olması söylenebilir. 1972 yılında başlayan ve çoğu kişinin “efsane” olarak nitelediği Gırgır dergisinin en önemli sorunu belki de bu efsane tanımı. Dergi ile ilgili araştırma yapmak arka planında neler olup bittiğini objektif bir açıdan yakalamanın zor olması efsaneleştirmenin sorunu olarak gösterilebilir. Bu açıdan bakıldığında derginin kronolojik olarak izlediği yola geçmeden önce küçük bir bilgi düzeltmesi bu algının ne derece olumsuz geliştiğini anlatabilecektir. Gırgır, Ana Britannica ansiklopedilerinin 1990 öncesi bazı baskılarında da iddia edildiği gibi milyonluk bir tiraja ulaşmamıştır. Gırgır’ın haber olması, çok sattığının gösterilmesi, efsaneleştirme çalışmalarının bir ürünü. Dönemin iki büyük gücü ABD ve Sovyetler Birliği’nden iki mizah dergisi ile yapılan karşılaştırmada dünya üçüncüsü gösterilen Gırgır’ın bu kıyaslamadaki rolü de düşündürücü. Japonya, Fransa, İtalya gibi aktif çizgiroman endüstrisi olan ülkelerin hesaba katılmadığı kıyaslama ile ilgili tek gerçek, bugünkü mizah dergileri satışlarıyla kıyaslanamayacak sayılar. Derginin eski çizerlerinden Zafer Temoçin’e** göre en yüksek baskı 500 bin satış rakamı ise 448 bin civarında görülmüş. Peki Türkiye’nin “en çok satan” mizah dergisi nasıl hayat buldu? Türkiye'de gerçek anlamıyla ilk defa düzenlenen Güzellik Yarışması Mustafa Kemal'in emri ve Cumhuriyet Gazetesi'nin öncülüğünde 1929 yılına rastlar. Savaş sonrası dönemde özellikle Avrupa'da yaygınlaşan ve kurumsallaşan Güzellik Yarışmaları'nın Türkiye'nin Kemalist kadrosunun büyük ilgi duyması Avrupa ile hem siyasi hem de kültürel olarak yakınlaşmaya çalışan Türkiye açısından normal addedilebilir. Ancak asıl mesele henüz emekleme aşamasında olan yeni cumhuriyetin yeniliğinin kadın bedeni üzerinden inşa edilmeye çalışılmasıdır.
Unutulmamalıdır ki Kemalist kadronun kültürel devrimleri gerçekleştirirken öncelikli amacı "çürümüş" Osmanlı geçmişiyle köprüleri atıp, Türkiye'nin yüzünü "şark"tan "garp"e doğru çevirebilmek ve böylece Türkiye'nin modernizasyonunu Avrupa ile entegre olarak gerçekleştirebilmekti. Bugün 1960 darbesinin orduda dipten gelen bir hareketle tertiplendiğini ve ordu içindeki oturmuş hiyerarşik ast-üst ilişkilerinde de onarılması uzun süre alacak tahribatlar bıraktığını biliyoruz. Her ne kadar Milli Birlik Komitesi'nin başında Orgeneral Cemal Gürsel bulunuyor olsa da, darbeyi gerçekleştiren genç subaylar arasındaki fikir ayrılıkları o dönemde MBK içinde ülkenin geleceğinin nasıl şekillendirileceği hakkında bir güç savaşına sahne oluyordu. 13 Eylül günü önde gelen İngiliz basın kuruluşu BBC'nin Türkiye yayını yapan ayağı darbenin ardından yaptığı yayınla hafızalara kazındı. 'Londra'dan Dünya'ya bakış' programında Askeri Darbe sonrası tepkiler ve yankılara yer verilirken darbenin karşısında bulunan en büyük tehlikenin MHP lideri Alparslan Türkeş'in olduğu yorumlarının yanı sıra Kenan Evren'in yurtdışına verdiği güvenden bahsediliyor. ABD basını ise Washington yönetiminin hiç bir zaman bir askeri darbeye bu denli olumlu yaklaşmadığının altını çiziyor. Bu satır başlıklarıyla BBC'nin 13 Eylül 1980 tarihli o yayınını aşağıdan dinleyebilirsiniz:
Atatürk’ün isteği üzerine 1934 yılında Rus yapımcılarca çektirilen, ancak 1969’da TRT’de gösterildiği sırada dönemin TRT Genel Müdürü Adnan Öztrak’ın gece baskınıyla yayından kaldırılan ‘Türkiye’nin Kalbi Ankara’ belgeseli, Köşk’ün internet sitesinde yayımlanmaya başladı. Belgeselde Sosyalist Enternasyonal Marşı da çalınıyor.
Çekildikten sonra yıllarca tozlu raflarda unutulan belgesel, Atatürk’ün ölümünün 31’inci yılında dönemin TRT Program Daire Başkanı Mahmut Tali Öngören tarafından bulunarak yayına verilmiş. Ancak belgesel, daha yayın devam ederken dönemin TRT Genel Müdürü Adnan Öztrak’ın hışmına uğramış ve komünizm propagandası yapıldığı gerekçesiyle yayından kaldırılmış. Sosyalist Enternasyonal Marşı’nın da yer aldığı belgesel yüzünden Mahmut Tali Öngören de görevden alınmış. Bu olayın ardından tekrar tozlu raflardaki yerini alan belgesel bugünlerde yine gündemde. Nedeni de belgeselin Çankaya Köşkü’nün resmi internet sitesine koyulmuş olması. Bilgisayarlarından www.cankaya.gov.tr adresini açanlar belgeselin tamamını izleyebiliyor. Belgeselde, bozkırın ortasında henüz yapım halindeki Başkent Ankara’ya ilişkin görüntüler yer alıyor. Bu görüntüler eşliğinde devrimlerin coşkusu bozkırın dört bir yanından Ankara’ya yürüyen izci kızlar, gaziler, köylü kadınlar ve askerlerin gülen yüzleriyle yansıtılıyor. NTV 1 Eylül 2008 |
Bu dönemle ilgili yapılan öğrenci sunumlarına ulaşmak için yukarıdaki butona basabilirsiniz Arşiv
May 2013
Kategoriler
All
|