Ben de dedim o zaman site için tarihi klişeleri sorguladığım kendimce bir yazı dizisi yapayım...
Birinci Dünya Savaşı nedenleri ve sonuçlarıyla 20. Yy bütününü şekillendiren belki de en önemli olay. Bizim de içinde büyüdüğümüz resmi tarih anlayışının 10 milyon insanın hayatını kaybettigi, dünya haritasını yeniden çizen bu savaşı değerlendirmekten çok uzak olduğu: Almanlar yenildiğinden biz yenildik yahu argümanını üretmesinden ve buna belki de samimi olarak inanmasından kolayca anlasılabilir. Birinci Dünya Savaşı Ortadoğu cephesindeki gelişmelerini kavramadan yeni Türk Devletinin kafa yapısını anlamak, Ortadoğu siyasetinin logaritmasını çözebilmek pek olası değil. Uzun bir Birinci Dünya Savaşı değerlendirmesi yapacak yetkinlikte değilim. Ama Osmanlı Devleti üzerinden naçizane bir tasvir yapmaya çalışacağım.
Çok üstünde durulmayan konulardan biri Dünya Savaşının başlamasından Osmanlının Almanya yanında savaşa katılmasına kadar İttihat ve Terakki’nin izlediği dış politika. Balkan savaşlarında 7 ayda elinde kalan Avrupa topraklarının ¾ ünü yitiren, Trablusgarp’la Kuzey Afrika toprakları da elinden çıkmış İmparatorluk 1913–1914 kışında ordusunu modernleştirme çabası içine girmişti. Osmanlı kendi iç meseleleriyle ilgilenirken Sırp milliyetçiliğinin yaratttığı Avusturya Macaristan İmparatorluğu – Sırbistan çatısması büyük Avrupa devletlerinin dahliyle global ölçeğe tasındı. 4 Yıl sürecek, insanların kafasındaki savaş algısını tümden değiştirecek Birinci Dünya Savaşı 28 Temmuz 1914 te basladı
Bu noktaya kadar her şey güzel, hatta kolaycı bir şekilde “ ee o zaman gene türlü katakulli\diplomatik oyunlarla İkinci Dünya Savaşında yaptığı gibi savaş dısı kalmaya devam etseymiş, zaten büyük devletler birbirleriyle uğrasıyorlar Osmanlıya saracak halleri yok ya” demek mümkün. Ama dediğim gibi kolaycı. Galiba büyük hatalar yapmadan tarihten ders çıkarmak pek mümkün olmuyor.
Her şey bir yana Osmanlıyı savaşa sürükleyen en önemli etkenin İttihat ve Terakki kadrolarının (başta Enver Paşa) ihtirası olduğunu kabul etmek gerek. Tannenberg’te Almanların Rus ordusunu dağıtmasının da gazıyla savaşın kısa süreceğini bu yüzden Balkan Savaşlarında kaybedilen toprakların bir kısmını geri alabilmek için Osmanlının Almanya yanında savaşa dahil olması fikrinde olan Enver Pasa ve diğer Germanofil İttihatçılar, Osmanlının savaşa bir an evvel girmesi için fazla acele ettiler. Kumar tutmadı. Savaş uzadıkça uzadı. 4 Sene topyekûn savaşı finanse edecek ekonomik donanımı, yeterli insan kaynağı, altyapısı ve sanayi üretimi olmayan İmparatorluk kelimenin tam anlamıyla çöktü. Savaşın ilk 1,5 senesinde 500.000’den fazla insanını kaybeden Devletin orduyu karsı saldırıya geçebilecek şekilde takviye etmek için yeterli erkek nüfusu kalmamıstı. 1916 da Ruslar Kafkas Cephesinin çökmesinden sonra Karadeniz’de Giresun’a dayanmış, Güneyde Van-Bitlis e kadar ilerlemisti. Gene aynı yıl Halep – Yemen Arası toprakların neredeyse bütününe yayılan Arap ayaklanması basladı.1914 Ekim sonunda savaşa Almanya’nın safında katılma şartı olarak Almanya’dan tek seferlik 5 milyon liralık kredi istenmisti. 1917 ortasına gelindiğinde artık Osmanlı savaş ekonomisinin finansmanı için Almanya’dan aylık 2 milyon lira talep edecek hale geldi. Askeri-stratejik-lojistik yardımlar bir yana, Osmanlı ekonomisinin büyük kısmı Alman bankalarından cekilen kredilerle ve piyasadaki altını elde tutup kâğıt para basarak finanse edilmeye çalışıldı ( Savaş boyunca Almanlardan alınan toplam kredi 126 milyon pounda ulaşmıştı, Osmanlı’nın 1914-15 mali bütçesi sadece 34 milyon pound !). Enflasyon 1917 de %200-250lere, 1918 de %400-500’lere, ekmeğin fiyatı 1914teki fiyatının 33 katına çıktı. Rusya’nın Bolşevik İhtilaliyle savaştan çekilmesinden sonra imzalanan Brest Litovsk anlaşmasıyla Karadeniz ve Doğu Anadolu sınırı toparlandı, hatta 1877 de kaybedilen Kars-Ardahan Osmanlı topraklarına geri katıldı. Fakat Rusya’nın savaştan çekilmesi bile Osmanlı için kaçınılmaz sonun geçiktirilmesine neden olamadı. Irak cephesindeki İngiliz ilerlemesine çare bulamayan İmparatorluk, Bulgaristan’ın savaş dışı kalmasıyla hem Balkanlar hem Anadolu üzerinden gelebilecek düsman tehlikesinin etkisiyle 30 Ekim 1914te Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzaladı.
Osmanlı kendi ateşkes antlaşması imzaladığında Alman topraklarında savaş hala devam etmekteydi.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu dağıldı. Sancıları hala günümüz Ortadoğu çoğrafyasında hissediliyor. Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesinde kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin iç ve dış siyasetle ilgili problemlerini daha iyi özümseyebilmek için “Almanlar yenildiğinden yenik olduk biz” argümanının yansıttığı, tarihimizin karanlıkta kalmış-trajik-kaotik kısımlarına bahaneler arama alışkanlığından vazgeçip bu toprakların tarihini bir bütün olarak sakin kafayla analiz etmemiz gerekiyor.
Güncel siyasete taze bir bakış getirebilmek bu yoldan geçiyor
Kaynaklar
Feroz Ahmad. From Empire to Republic: Essay on the Late Ottoman Empire and Modern Turkey
Sean Mcmeekin. Berlin Bağdat Ekspresi
Oral Sander, Siyasi Tarih 1
http://atam.gov.tr/birinci-dunya-savasinda-ve-ataturk-doneminde-fiyatlar-ve-gelirler/
DİE: Osmanlı Malî İstatistikleri, Bütçeler 1841-1918 (haz. Tevfik Güran)
The Emergence of Modern Turkey . Bernard Lewis