2.Abdülhamid – 2. Meşrutiyet yılları Osmanlı tarihinin üzerinde en az objektif değerlendirme yapılabilmiş dönemlerinden biri. Genel olarak tarihe takım tutar gibi fanatik bir zihniyetle yaklaştığımızdan 2. Abdülhamid değerlendirmelerinde Kızıl Sultan- Ulu Hakan kutuplaşmasının önüne geçmeyi pek başaramıyoruz. Tarihin her dönemine bakışımız biraz böyle . İyi-kötü, ilerici-gerici, hain-kahraman gibi etiketlerin üzerinden tarihi şahsiyetleri değerlendirmeye alışmış bir halkız. Böyle bir kafa yapısının tarihi doğru okumaya engel olacağı çok açık.. Tarihi ezberlerin yavaş yavaş yıkılmaya başladığı şu günlerde, Türk tarihiyle ilgili partizan-taraflı-rövanşist olmayan zihin açıcı araştırmalara çok ihtiyacımız var.
Biz de bu fikirden yola çıkıp bu sitede bir kitap tanıtım köşesi yapalım dedik
İlk kitap olarak Abdülhamid- 2. Meşrutiyet dönemlerindeki Osmanlı Almanya ilişkilerini inceleyen Sean McMeekin’in Berlin Bağdat Ekspresi kitabını seçtim
Biz de bu fikirden yola çıkıp bu sitede bir kitap tanıtım köşesi yapalım dedik
İlk kitap olarak Abdülhamid- 2. Meşrutiyet dönemlerindeki Osmanlı Almanya ilişkilerini inceleyen Sean McMeekin’in Berlin Bağdat Ekspresi kitabını seçtim
Kitap net 370 sayfa ve arkasında 40-50 sayfalık bir bibliyografyası var. Yazarın titiz ve detaylı bir çalışma yaptığı sırf kitabın bibliyografyasına bakarak bile anlaşılabilir
Kaiser Wilhelm II nin Osmanlı Anadolu ve Arap toprakları üzerinden kendi Hindistan-Mısırını yaratma idealinin ilk adımı olarak gördüğü Bağdat Berlin Demiryolunun hikayesiyle kitap başlıyor. Orient Eksperisi –Anadolu-Bağdat- İran Körfezine uzanan demiryolu inşaatı 1903’de başlatılıyor. Demiryolu inşaatı çoğunlukla Alman sermayesi-hammaddesi-mühendisliği-kredisi sayesinde devam ettiriliyor.Amaç Osmanlı-Almanya arasında efektif bir ulaşım ağı kurabilmek. Fakat inşaat Anadolu güzergahındaki çoğrafi elverişsizlikler, Osmanlı iç siyasetindeki karışıklıklar ve Balkan Savaşları yüzünden sürekli ekteye uğruyor.Derken 1914 Ağustos’ta başlayan büyük savaşla birlikte durduruluyor.
Savaşın başlamasıyla Osmanlı Alman ilişkileri farklı bir boyuta taşınıyor. İngilizlerin Hindistan-Mısır –Uzakdoğu topraklarındaki geniş Müslüman kitleyi, Rusya’da bulunan 15 milyondan fazla müslümanı cihat politikasıyla yanına çekip İtilaf Devletlerine içerden darbe vurmak için Alman İmparatorluğu Osmanlı’yı (dolayısıyla İslam halifesini) yanına çekmeye büyük önem veriyor. Ağustos başında başlayan savaştan Ekim sonunda Osmanlının İtilaf cephesine katılmasına kadar geçen süreç bütün ayrıntılarıyla gözler önüne seriliyor. Almanya’nın İngiliz topraklarında cihat hareketinin yayılmasına verdiği önem, Alman ajanlarının hikayeleri-anıları üzerinden anlatılmakta. Aynı zamanda seyyah-dil bilimci-araştırmacı olan bu adamların İngilizlerin Arabistanlı Lawrence’ından pek aşağı kalır yanları yok. Savaş süresince Osmanlı ekonomisine yapılan Alman finansmanı, Osmanlı’nın savaş süresince yaşadığı bunalımlar, Ortadoğu’daki güç dengeleri kitabın konu başlıklarından sadece birkaçı.
Osmanlı’nın dağılma sürecindeki din-siyaset-güç dinamiğini, belki de Osmanlıdan öte günümüz Ortadoğu çoğrafyasının yapısını ve karşılaştığı problemleri değerlendirmeye yardımcı olacak bilgilerle dolu bir kitap Berlin-Bağdat Ekspresi. Yazar Ermeni Soykırımı gibi konularda topa girmekten kaçınıp “politik doğru” olmayı tercih etse de Ermeni sorunundan Kafkas cephesine , İttihat ve Terakki’nin sözde Triumvirasından din-siyaset ilişkilerine 1898-1918 Osmanlı dünyası şeffaf bir şekilde tasvir ediliyor.
Ben kitabı tarihi roman sürükleyiciliğinde okudum.
Erken 20. Yy Ortadoğu tarihi , İslam-siyaset ilişkileri incelemelerine meraklı olan herkese tavsiye edeceğim bir kitap
Kaiser Wilhelm II nin Osmanlı Anadolu ve Arap toprakları üzerinden kendi Hindistan-Mısırını yaratma idealinin ilk adımı olarak gördüğü Bağdat Berlin Demiryolunun hikayesiyle kitap başlıyor. Orient Eksperisi –Anadolu-Bağdat- İran Körfezine uzanan demiryolu inşaatı 1903’de başlatılıyor. Demiryolu inşaatı çoğunlukla Alman sermayesi-hammaddesi-mühendisliği-kredisi sayesinde devam ettiriliyor.Amaç Osmanlı-Almanya arasında efektif bir ulaşım ağı kurabilmek. Fakat inşaat Anadolu güzergahındaki çoğrafi elverişsizlikler, Osmanlı iç siyasetindeki karışıklıklar ve Balkan Savaşları yüzünden sürekli ekteye uğruyor.Derken 1914 Ağustos’ta başlayan büyük savaşla birlikte durduruluyor.
Savaşın başlamasıyla Osmanlı Alman ilişkileri farklı bir boyuta taşınıyor. İngilizlerin Hindistan-Mısır –Uzakdoğu topraklarındaki geniş Müslüman kitleyi, Rusya’da bulunan 15 milyondan fazla müslümanı cihat politikasıyla yanına çekip İtilaf Devletlerine içerden darbe vurmak için Alman İmparatorluğu Osmanlı’yı (dolayısıyla İslam halifesini) yanına çekmeye büyük önem veriyor. Ağustos başında başlayan savaştan Ekim sonunda Osmanlının İtilaf cephesine katılmasına kadar geçen süreç bütün ayrıntılarıyla gözler önüne seriliyor. Almanya’nın İngiliz topraklarında cihat hareketinin yayılmasına verdiği önem, Alman ajanlarının hikayeleri-anıları üzerinden anlatılmakta. Aynı zamanda seyyah-dil bilimci-araştırmacı olan bu adamların İngilizlerin Arabistanlı Lawrence’ından pek aşağı kalır yanları yok. Savaş süresince Osmanlı ekonomisine yapılan Alman finansmanı, Osmanlı’nın savaş süresince yaşadığı bunalımlar, Ortadoğu’daki güç dengeleri kitabın konu başlıklarından sadece birkaçı.
Osmanlı’nın dağılma sürecindeki din-siyaset-güç dinamiğini, belki de Osmanlıdan öte günümüz Ortadoğu çoğrafyasının yapısını ve karşılaştığı problemleri değerlendirmeye yardımcı olacak bilgilerle dolu bir kitap Berlin-Bağdat Ekspresi. Yazar Ermeni Soykırımı gibi konularda topa girmekten kaçınıp “politik doğru” olmayı tercih etse de Ermeni sorunundan Kafkas cephesine , İttihat ve Terakki’nin sözde Triumvirasından din-siyaset ilişkilerine 1898-1918 Osmanlı dünyası şeffaf bir şekilde tasvir ediliyor.
Ben kitabı tarihi roman sürükleyiciliğinde okudum.
Erken 20. Yy Ortadoğu tarihi , İslam-siyaset ilişkileri incelemelerine meraklı olan herkese tavsiye edeceğim bir kitap