Türkiye’de her ne kadar karikatürcüler farklı işlere imza atsa da hepsinin ortak görüşünün Gırgır’ın mizah tarihinde bir dönüm noktası olması söylenebilir. 1972 yılında başlayan ve çoğu kişinin “efsane” olarak nitelediği Gırgır dergisinin en önemli sorunu belki de bu efsane tanımı. Dergi ile ilgili araştırma yapmak arka planında neler olup bittiğini objektif bir açıdan yakalamanın zor olması efsaneleştirmenin sorunu olarak gösterilebilir. Bu açıdan bakıldığında derginin kronolojik olarak izlediği yola geçmeden önce küçük bir bilgi düzeltmesi bu algının ne derece olumsuz geliştiğini anlatabilecektir.
Gırgır, Ana Britannica ansiklopedilerinin 1990 öncesi bazı baskılarında da iddia edildiği gibi milyonluk bir tiraja ulaşmamıştır. Gırgır’ın haber olması, çok sattığının gösterilmesi, efsaneleştirme çalışmalarının bir ürünü. Dönemin iki büyük gücü ABD ve Sovyetler Birliği’nden iki mizah dergisi ile yapılan karşılaştırmada dünya üçüncüsü gösterilen Gırgır’ın bu kıyaslamadaki rolü de düşündürücü. Japonya, Fransa, İtalya gibi aktif çizgiroman endüstrisi olan ülkelerin hesaba katılmadığı kıyaslama ile ilgili tek gerçek, bugünkü mizah dergileri satışlarıyla kıyaslanamayacak sayılar. Derginin eski çizerlerinden Zafer Temoçin’e** göre en yüksek baskı 500 bin satış rakamı ise 448 bin civarında görülmüş. Peki Türkiye’nin “en çok satan” mizah dergisi nasıl hayat buldu?
Gırgır, Ana Britannica ansiklopedilerinin 1990 öncesi bazı baskılarında da iddia edildiği gibi milyonluk bir tiraja ulaşmamıştır. Gırgır’ın haber olması, çok sattığının gösterilmesi, efsaneleştirme çalışmalarının bir ürünü. Dönemin iki büyük gücü ABD ve Sovyetler Birliği’nden iki mizah dergisi ile yapılan karşılaştırmada dünya üçüncüsü gösterilen Gırgır’ın bu kıyaslamadaki rolü de düşündürücü. Japonya, Fransa, İtalya gibi aktif çizgiroman endüstrisi olan ülkelerin hesaba katılmadığı kıyaslama ile ilgili tek gerçek, bugünkü mizah dergileri satışlarıyla kıyaslanamayacak sayılar. Derginin eski çizerlerinden Zafer Temoçin’e** göre en yüksek baskı 500 bin satış rakamı ise 448 bin civarında görülmüş. Peki Türkiye’nin “en çok satan” mizah dergisi nasıl hayat buldu?
Oğuz Aral ve GırgırGırgır’ın ardındaki en önemli isim hiç kuşkusuz Oğuz Aral’dır. 1950’den itibaren aktif olarak mizah dergilerinde çalışmaya başlayan usta karikatürist, dönemin en büyük dergisi Akbaba’ya rakip olacaktır. Cumhuriyeti yaşıt ve onu simgeleyen Akbaba dergisi ağırlıklı olarak yazılardan oluşan bir mizah şeklini sürdürüyordu. Aral, Akbaba’ya rakip olarak çıkan Sabahattin Ali ve Aziz Nesin’in başını çektiği Marko Paşa’nın da çoğunluğu yazı olan bir sistem izlemesi aslında bu geleneğin köklü olduğunu gösteriyor. Oğuz Aral tüm bu geleneğe karşılık yeni bir şekil arayışına girer. Aynı dönemde dergi yayıncılığı kendini idame ettiremediği için Aral da Gırgır’a büyük bir gazetenin içinden başlar. "En yüksek baskı 500 bin, satış rakamı ise 448 bin civarında" |
Simavi’lerin desteğiyle Gün gazetesinin içinde yayınlanan Gırgır 1972 yılında ise dergi olarak yayınlanır. Gırgır’ın kapağında yer alan şu cümleler ise Aral’ın kafasındaki dergiyi özetler niteliktedir: “Geçim derdini, can sıkıntısını, aşk yarasını, karı-koca kavgasını şipşak keser. Her derde devadır, gırgır da gırgır”. Oğuz Aral, Akbaba geleneğinin aksine daha fazla karikatür ve resimlerle dolu bir dergi çıkarmak ister. Bunun temel sebebi ise daha geniş kitlelere ulaşmak arzusudur. |
Aral derginin başarıya ulaşması için karikatür tarihinin başka bir önemli ismi olan Cemal Nadir’in adımlarını izlemekten de çekinmez. Öldüğü 1947 yılına kadar gençleri mizaha katmaya çalışan ve onlara telif vererek destekleyen Cemal Nadir gibi Oğuz Aral’da aynı yolu izledi. Başlarda oldukça riskli bir dergiciliğe başlayan ve ana akımın tersine hareket eden Oğuz Aral’ın gençliği kullanma çözümü bu günkü mizahında temellerini oluşturdu. Amatör karikatüristlere ayrı önem veren onların her seçilen işlerini telifle ödüllendiren Oğuz Aral karizmatik liderliğiyle de Gırgır’ı çok satan bir mizah dergisi haline getirmiştir.
Gırgır çıktığı ilk yıllarda daha erotik merkezli bir model izlemiştir. Bunda popüler olma kaygısının yer aldığı düşünülebilir fakat 70’lerin ortasına doğru toplumda siyasi çatışmaların artması Gırgır’a da yansımıştır. Tüm politikleşme sürecine rağmen Oğuz Aral herkese hitap eden bir dergi çıkarmak istemiş ve “milliyetçi sol bir duruş”* sergilemiştir. Bu duruş Akbaba’ya göre daha solda Markopaşa veya kendinden daha sonra çıkan Limon’a göre daha sağdadır*. Popüler kültüre yakın durmaya çalışan Gırgır, Oğuz Aral’ın liderliğinde kaygan bir zeminde ilerlemiştir.
Gırgır çıktığı ilk yıllarda daha erotik merkezli bir model izlemiştir. Bunda popüler olma kaygısının yer aldığı düşünülebilir fakat 70’lerin ortasına doğru toplumda siyasi çatışmaların artması Gırgır’a da yansımıştır. Tüm politikleşme sürecine rağmen Oğuz Aral herkese hitap eden bir dergi çıkarmak istemiş ve “milliyetçi sol bir duruş”* sergilemiştir. Bu duruş Akbaba’ya göre daha solda Markopaşa veya kendinden daha sonra çıkan Limon’a göre daha sağdadır*. Popüler kültüre yakın durmaya çalışan Gırgır, Oğuz Aral’ın liderliğinde kaygan bir zeminde ilerlemiştir.
Oğuz Aral herkese hitap eden bir dergi çıkarmak istediği için “milliyetçi sol bir duruş”* sergilemiştir. Bu duruş Akbaba’ya göre daha solda Markopaşa veya kendinden daha sonra çıkan Limon’a göre daha sağdadır | 12 Eylül sonrası tüm medya organları gibi ağır bir sansürle karşılaşan Gırgır için kullanabileceği alanlar gazetelere göre daha geniştir. Şişman işadamları, bankerlerle içinde bulunduğu yılları simgeleyen Gırgır okuyucuları için de son muhalefet kalesi olarak anıldı. Turgut Özal’ın göreve gelişi ve yaşanan sınırlı liberalleşmeyi kullanan dergi gecekondu mahallelerine inmeyi başardı. Oğuz Aral’ın buradaki en büyük başarısı karikatürle halk arasındaki bağı tekrar onarması oldu. |
Bu başarıya rağmen birçoklarına göre aynı dönemde Oğuz Aral'ın tam anlamıyla başarılı bir yönetim izleyemediği söylenebilir. Zafer Temoçin** yaşananları ve karikatüristler arasındaki çözülmeyi Aral’ın kötü yanına bağlıyor. Temoçin, Başlarda telif ücretleri alan karikatüristlerin sosyal güvenliğinin olmadığı bu yüzden her zaman daha fazla kazanmak istediğini söylüyor. Aral’ın karikatüristler arasında yarattığı bu rekabet daha sonra ise bir çözülmeye sebep oldu. Gani Müjde, Mehmet Çağçağ, Metin Üstündağ gibi isimler ayrılarak çözülmeyi başlattılar. Bu da bazıları günümüze kadar ulaşan mizah dergilerinin oluşumuna sebep oldu. Oğuz Aral’ın yarattığı akım devam etse de Türkiye’de mizah Gırgır kadar geniş kitlelere hitap edemedi. Bunun en temel sebeplerinden biri hitap ettiği kesim olarak gösterilebilir. Günümüzdeki büyük mizah dergilerinin binaları İstiklal Caddesi’nde yer alıyor. Gırgır'ın binası ise Cağaloğlu'nda bulunmaktaydı. Bu karikatüristlerin belli bir bölgede kalmalarına değil Sultanahmet, Eminönü gibi semtlerden geçmelerine yol açıyordu. Mizahın bu anlamıyla da "gecekondu mahallelerinden" İstiklal Caddesi’ne çıktığı ve daha sınırlı bir kesime hitap ettiği söylemek yanlış olmayacaktır.
Oğuz Aral yarattığı dergiye sadece getirdiği yeni tarz ve genç isimlerle imzasını atmamıştır. Avni ve Utanmaz Adam karakterleriyle de Gırgır’a bir kimlik kazandırmış onu mahallede kendinden daha güçlülere meydan okuyan bir çocuğa veya manfaatçi kötü bir adama dönüştürmüştür. Gırgır tüm bunlarla Oğuz Aral'ın başyapıtı olmaktan çıkmış, Türkiye'nin 70 ve 80lerdeki popüler kültürünü ve sosyal yapıyı anlamak için de paha biçilmemez bir kaynak olmuştur. Dergi ve yaratıcısı aynı zamanda yetiştirdiği onlarca sanatçıyla da günümüzde hala etkisini korumaya devam ediyor.
Yazan: Melih Z. Aslan
Kaynakça:
Aral, Oguz. Bana bir Tarzanligi bile cok gorduler. Istanbul: Kelebek/Marjinal Yazarlar, 2000.
Cantek, Levent. Türkiye'de Çizgi Roman. Istanbul: Iletisim, 1996.
Cantek, Levent. «Gırgır efsanesine dışarıdan bakmak .» Toplumsal Tarih Dergisi (2004).
**Kadıköy'de Rengin Sahaf'ın sahibi olan Zafer Temoçin ile yapılan konuşmadan alıntılar kullanılmıştır. Katkılarından dolayı teşekkür ederiz
*Bu bölümler kaynakçada yer alan Toplumsal Tarih Dergisi'nden alıntılanmıştır
Yazan: Melih Z. Aslan
Kaynakça:
Aral, Oguz. Bana bir Tarzanligi bile cok gorduler. Istanbul: Kelebek/Marjinal Yazarlar, 2000.
Cantek, Levent. Türkiye'de Çizgi Roman. Istanbul: Iletisim, 1996.
Cantek, Levent. «Gırgır efsanesine dışarıdan bakmak .» Toplumsal Tarih Dergisi (2004).
**Kadıköy'de Rengin Sahaf'ın sahibi olan Zafer Temoçin ile yapılan konuşmadan alıntılar kullanılmıştır. Katkılarından dolayı teşekkür ederiz
*Bu bölümler kaynakçada yer alan Toplumsal Tarih Dergisi'nden alıntılanmıştır